Monday, January 29, 2007

"KARAR ANI"

nedir bu karar anı!
popüler bi yarışmanın renkli ışıklar altında oturan konuğusunuzdur. yarışma süresinin o anına kadar bazı tökezlemeleriniz olsa da büyük ölçüde doğrudur verdiğiniz bütün cevaplar. süre ilerlemiş ve sıra en son, en zor ve en kritik soruya gelmiştir ve bütün gözler sizin üzerinizdedir. doğru ya da yanlış - öyle ya da böyle bi cevap vermeniz zorunludur. sizden beklenen budur o an. vereceğiniz cevapla ya o ana kadar vyapmış olduğunuz her şey gümleyecek siz geldiğiniz gibi evinize gidiceksiniz ya da büyük ödülü alıp yeni hayatınıza başlangıç yapacaksınız.

işte ben bundan bikaç hafta önce yine böyle bi karar anının içinde buluverdim kendimi. daha önceki hayatımın U dönüşlerinde de biçok kere karşılaşmışdım bu "KARAR ANI" denilen şeyle. o zamanlar da karın ağrılı geçmişti. ama ben yeniden hazır mıyım bu sefer ki "KARAR ANI" na hiç bilemiyorum. gerçi öncekilerde de hiç bi zaman tam anlamıyla hazır hissetmemiştim. sadece yapılması gereken hareket vardı ve ben gözümü kapayıp atlamıştım. bu kez daha yorgun ve daha enerjisiz hissediyorum kendimi. bundan bi sonraki adım var aklımda. bi "KARAR ANI" daha var halihazırda. ama daha zamanı var. hatta bi ara şimdiki sürpriz "KARAR ANI" ile "halihazırdaki "KARAR ANI" nı tanıştırıp kaynaştırmayı, içiçe geçirmeyi de düşündüm ama bu işleri iyice çığrından çıkarmaktan başka işe yaramazdı. ileridekini öne almak, şimdikini zoraki yollarla sonrakine dahil etmeye çalışmak. yok. doğru bişi diil bu.

neden bu kadar zor. merak ediyorum şimdiye dek kaç insan benim yaşımda, benim kadar çok sayıda önemli "KARAR ANI" yaşamıştır.

tam iş buldum diye sevinirken sevincim geri yuttum. içime oturdu mutluluğum. bu şehirde çalışmanın bile diyetini ödetiyorlar insana. kazancımın büyük bölümünü yine kazanç kaynağın uğruna, onun yolunda tüketmek zorunda kalıosun. yol parası, ev parası, güsel giysi parası, daha fazla faturalar parası, çok yorgunum şuraya taxiyle gideyim parası, şu objeyi çok beğendim bunu kendime çok çalışmamın bedeli olarak hediye edeyim parası, şu konsere gidip robot insanlar arasında hasar gören ruhuma yemek vereyim parası,.......sonuç: modern tüketim toplumu.

işte bütün bunlar hayata katılmak, dahil olmak aslında. yoksa şimdiki gibi üretmeyeyim, az tüketeyim fikriyle yola yavaş adımlarla devam etmek mi istersin? sakin sakin ilerlemek, acele etmemek, güzel gördüğün köy kahvesinde biraz dinlenmek, sonra canın yeniden isteyince-dinlendiğine kanaat getirince yine yola çıkmak. yoksa koşmayı mı tercih edersin? yanındakilerle yarışmayı mı? burun farkı oyunlarını mı? ayağına çelmeyi geçirmek isteyenleri mi?

optimist olmaya çalışınca da güsel kareler takılmıyo diil hayal pencereme. belki de bu seferki "KARAR ANI" en büyük ve en gerçeği. belki de kanatlarım sırtımdaki kaburgalarımın arasından yolunu bulup çıkmaya çalışıo, uçmaya hazırlanıyorum belki de. düşmeleri göze alarak. bildiğim sulardan vazgeçerek. ailenin sıcak iklimini terkederek. ama kendin olmaya başlayarak. kendi koltuğun, kendi kahve fincanıni, kendi yastığın, kendi yorganın, kendi ekmeğin....."şehrin içi müziği"ni duymaya başlıyorum kendi "şehrin içi evi"mde. dostlarım, arkadaşlarım daha sık ziyaretime geliyorlar. uzun akşam yemekleri....yeni çıkan filmler....güzel müzikler....daha çok paylaşıyorus....tıkılıp kalmadan "şehrin içi kafeleri restorant"larında....istediimiz gibi yayılıyorus ehli keyfler olarak....

büyümek gerçekten de dediklerinden daha da zormuş.....

belki de vakti gelmiştir...


babam....sana hem kıyamıyorum hem de kızıyorum....keşke bütün bunlar olup biterken benim içimde senin de söyleyecek bi sözün olsa diye düşünüyorum. ama hayatımı zorlaştırmak yönünde değil, kolaylaştırma çabasında....

annem....keşke yanımda olsaydın...