Sunday, July 27, 2008

Ben hiç kimseyle hiç bir şey konuşmam diyebilirsiniz. Ne var ki bu tavrın bir çözüme yol açtığı tarihde hiç görülmüş değil....
bildiğimiz bir yığın berbat örnek arasında israil-filistin davası kadar beterini herhalde gösteremeyiz. işte, orada bile, iki taraf arasında birbiriyle konuşan insanlar hep bulundu. "arka koridor diplomasisi"denilen bu süreçte "bükülmez ve esnemez"israil devleti de zaman zaman katıldı. taraflar bu diyaloğu devam ettiremez hale geldiğinde "arabulucu" kişi veya ülkeleryardıma koştu.

demis vakti zamanında Murat Belge....

insan ilişkilieri de politika üzerine kurulu değil mi...ülkeler ve insanlar...bireye indirgenmiş politika kuralları....

benim durumum da pek bi politik bu aralar...hayattaki çok az sayıda kalan yakın akrabalarımdan olan dayılarımın benimle bir senedir süregelen soğuk savaşı devaö etmekde...anladığım kadarıyla durum çıkar kavgası...durup dururken işler nasıl oldu da bu seviyeye geldi hiç bir fikrim yok....ama ben buraya getirmemek için elimden geleni yaptım...yorula yorula hem de...ancak yaşım gereği bilmediğim o kadar çok politik kural var ki insan ilişkilerinde...hatta öğrenmeye de niyetim yok bi çoğunu...çünkü ben doğal bi insanım hep...olduğum gibi...derdim ve bununla övünürdüm...politik kurallar hep bi arada yaşamanın getirdiği güçlüklerden ve bi orta nokta bulma çabasından, hayatı asgari bi düzeyde kolaylaştırmaya çalışmakdan doğmuş....hep bi iyiler bi de kötüler var...bunlar bi sebepten karşı karşıya gelip durmuşlar...acaba uygulama yolunu seçsem daha bi mutlu olur muyum ve daha bi rahat eder miyim....hep çatışmadan kaçtım bu yaşıma kadar...çatışma raddesine geldiyse iş ben karşımdaki insanı/insanları/ortamı terkettim hep...

ben bir kez daha işe soyundum...geçen yıl başlattığım ama sonunu getiremediğim işe...hakkımı savunmaya...herkese beni yok saymaya devam ediyor...o taraf-bu taraf-her taraf...ama ben varım...bunca yokluklar ve kaybedilmişliklerle kendimi ancak bu noktaya taşıyabildim...en düştüğüm zamanda kendimi toplayıp sıçradım...hep ileriye ittim kendimi...bi çıkış yolu aradım...en zor ve en yardıma muhtaç zamanımda inatla yardım istemedim...çünkü ben güçlüyüm...yapabildim...şimdi her şey düz çizgi...biraz rutine girdim...bundan sonrası için daha büyük ve daha cesurca atılımlar yapabilmek için karşınıza geçmiş talep ediyorum hakkımı...az ya da çok...artık korkuyla bakmamak istiyorum geleceğe...endişelerle....daha çok hareket istiyorum...daha içim rahat....

siz ailenizin kadınlarına değer vermediniz...sahip çıkamadınız....kendinizinkileri tercih ettiniz...onları kaybettikten sonra onlara tapınıyorsunuz şimdi...benim değerimi anlamanız için de beni kaybetmeniz mi gerekli? zaten kaybetmiş durumdasınız...elimden tutuverseydiniz ne kaybederdiniz....sizin kurallarınızı bilmiyorum ve tek suçum babamla aynı çatıyı paylaşmak....bunun bedeli bu kadar ağır olmamalıydı...

belki de suçlu olan sessizliğim....konuşmaya bu kadar korkar mı insan...neden dile gelmez....sen anlatmazsan nerden bilicek dünya...anlatsan da zor anlicak ve anlamicak belki de ama sen anlatmış olacaksın...konuş pelinnn...nolur konuş....anlatmazsan anlamıyolar....iş yerinde konuş...sevgilinle konuş...arkadaşınla konuş...ailenle konuşşş....nolur susma artık...sustukça kaybeden sen oluyosun....

kaybettiğim yılların karşılığını ne zaman ve nerede ödersiniz bilmiyorum...ama hakkımı size helal etmiyorum ve geceleri başınızı yastığa koyduğunuzda nasıl uyuyabiliyorsunuz onu da merak ediyorum....

kırık döküğüm....

hayat neden başlamıyor benim için...