Saturday, May 23, 2009

TRASH CAN

ben neden atamıyorum?

ewet...benim çöpe atmakla ilgili bi problemim var...hayatıma bi şekilde bi delikden sızıntı yapmış, bi ana yoldan girmiş, belki gökten zembille inmiş şeyleri ve kimseleri geldikleri yere geri gönderemiyorum...bi kere pelean dünyasına girdiler mi kalmalılar, izleri var bi kere...ööle kolay kolay canları istediği gibi gidemezler...

örneğin yıllardır süre gelen yeminimi bozup mabedimi temizlemek üzere 3. kişinin eve nüfuz etmesine boyun eğdim geçtiğimiz günlerde...çünkü artık hiç bişilere yetişemiodum ve enerjim günden güne azalış gösteriodu...gençlik günlerimde örümcek kadın gibi duvardan duvara uçuşarak temizlediğim evimi toparlayabilmek için bu hayat galelerinden sonra ne halim kalıyodu ne de zamanım...ben de kutsal saydığım vazifemi bi başkasına delege etmek konusunda pes ettim sonunda...zira bu 3. kişi bilip bilmeden temizliyorum ayağına ordan burdan derlediği her şeyi evin orta yerine yığarak - sanki etrafına ateş yakıp bi ayin yapcakmış edasıyla- her bişilerimi kapının önüne koymaya yeltendi...durum bööle olunca ben de önünde arkasında dolanıp onun öbeklediği her şeyi tekrar elden geçirip yarısını çöpe yarısını da ait oldukları yerlere geri gönderdim bi süre daha saklanmak üzere...atılacak gazetelerin arasından bir sürü daha hiç okumadığım yayınlar, hatta kitaplar çıktı mesela...giysiler...hepsiyle bi anılarım var...kimileri küçük gelir, kimilerinin bi daha hiç giyilmeyeceği belli...ama yakınımda durmaları iyi hissettirio...sanki onları atınca geçmişimi silip atıcakmışım gibi....hepsi dolaplara tıkıştırılmış...beklerler ööle...oysa ki at...yer açılsın yenilerine...yenilen...tazelen...hafifleee...
derken 5 kat fazla yoruluyorum ama atılanlarla hafifliyorum biraz daha...daha basit, daha sade yaşamakda fayda var ...insanın daha az kafası karışıo ve seçim şansın azaldıkca daha hızlı karar verebiliosun....

ofis....mailbox...bizim için çok ama çok önemli, çünkü her bi işimizi o maillerle yürütüyoruz...söz uçar yazı kalır hesabı...bunu anlamam ve alışkanlık haline getirmem zaman almışdı...30 kere yazışarak halledeceğim bi işi kısa bi telefon konuşmasıyla ya da arkadaşın masasına giderek verbal yoldan ifade edip işi halledivermek kolayıma geliodu...ama bizimkiler bundan yana diil...sonra bi de onlar yazışmış, sen sözde kalmışsın, aleyhine delil olarak dannn diye çıkarıvermiolar mı karşına...şoklar içinde kalakalıosun...geçmişden bişi istenir, arar tarar kanıtı atarsın ortaya...ya da işini kolaylaştırırsın kopi pest yapıp belki...ama o mailler birikiiiir birikiiiir birikiiiiiir...dağğğ oluuur...tüm bilgisayarını kilitleyiverir ve de elini kolunu bağlayıverir...donakalır, kımıldayamazsın...tüm yaşam faliyetlerinin sona ermesi demektir bu...sonra tekrar silersin binlercesini....ama buna bile kıyamıyorum....gün içinde arkadaş geyikleri de yaparız...konu kopup bizim bile durduramayacağımız noktalara gider, önüne geçemeyiz...aylaaar sonra bakıp gülümserim bazen okurken...saplantı belki de...ama gün gelir, onları da silmek zorunda kalırım....unutulur gider kelimeler...

insanlar bi de...bazılarının kara kaplı defterleri vardır...arkadaş listelerinde bazen hatta belki durup dururken bile isimlerin üstüne bi çizik atıverirler ve bi daha da dönüp bakmazlar...bazıları ayrılır sevgililerden ve bi daha da hiiiç konuşmaz, karşılaşmaz, bulaşmaz....ki o senin bi dönem seni en bilen kişi, en çok şey paylaştığın, en derinine indiğindir...bi an gelir, o boyut sona erer...sonra en yakın dostunu da kaybetmek zorunda kalırsın...özetde ben insanlarımı da çıkaramam hayatımdan...bi mevlanalığım vardır bu konuda hep, bi hümanizmim...en kırıcı şeyler bile yaşanmış olsa, dönülüp gelinse, yeniden start noktasına gelirim...tabii ki hiç bişi aynı olmaz ama ona yeniden kredi açıp başlayabilirim -istisnalar hariç- hayatından insan çıkaran insanların da hayatı bi nebze kolaylaşır belki...denenmiş, şans verilmiş, ama bu şanslarını iyi kullanamamış kişilerle yeniden başlamak ne kadar rasyonel tartışılır tabi...ama insan silmek ister miydim...bilmiyorum...sanırım istemezdim...

sonuç?

hatıralar kalır bellekde...
ama arada sırada bahar temizliği iidir:P

Monday, May 04, 2009

birileri gelsin, tozumualsın istiyorum...şööle açsın pencereleri, beni havalandırsın, içim dışım freş havayla çalkalansın, çiçek kokuları doldursun içimi, yerimi değiştirsin, her zaman bulunduğum yerlerden farklı bi yerde olayım....
farklı bi yer, fark.....
bu şehir o kadar tıkışık ki....
aslında hepimiz kendimize yer açmaya çalışıyoruz. alanımızı genişletmeye çabalıyoruz aslında her gün...kendi adıma: her gün masamın tam ortasına koccaman devlikde bi pergel koyduğumuzu ve bununla çapı 1 metrelik daire çizdiğimizi varsayalım. evet. her gün bu kaleye fiziksel ve duygusal ve teknolojik araçlar aracılığıyla oluşabilecek saldırılara karşı kendi yaşam alanımı korumaya çalışıyorum...görevler yağmuruna karşı kalkanımı siper ediyorum kendime.
deşar olmak, toxiclerimden kurtulmak için gittiğim dans dersinde de aynı şey...yine bi var olma çabası...kalabalığın içinde kafana gözüne bi kol bacak çarpmama olasılığı...an meselesi...bi taraflarını sakatlayıp bi süre işimden kopma lüxüm de yok...non stop çalışmak zorundayım...yolda yürürken birilerinin sana omuz atarak yürümemesi olasılığı, ya da toplu taşıma araçlarındaki daralmalar...hep yer açmaya çalışıyorum kendime...mekanda yer...zamanda yer...belli bi zaman diliminde yer alabilmek için bu çabalar...evdeki tıkılmışlığım ayrı konu...yeni düzende bi 3cümüz de var....evde tüm kurtardığım anı eşyları odama kaçırıyorum...söz verdim kendime...hatıralılarıma kimseler dokunmicak ve onların başına asla kırılma dökülme gelmicek...kendi kanapemde kendim uyuyup, kendi çamaşırlarımı askıya ben kendim asıcam...kimse yaklaşmasın benim alanıma....
diyymi, piyu....