Wednesday, December 19, 2007

I HATE MY SILENT

Bir kez daha izledim....sürüklendim...kapıldım .....kayboldum....etkilendim....rüya gibi...iyi geldi....özlemişim...
tam her şey yoluna girmiş ve cenneti yaşarken soğuk ve derin sularda boğuluvermek...maviye gömülmek...bu kadar mı "güzel" ölünür....ölümü izlerken kendi ölümümü de izledim...meksika atasözü:" unutmak, mezara göndermektir"....bu aralar fazlasıyla unutulmuş hissediyorum....mezarımdayım ama farkındayım...karanlık...nefes almaya çalışıyorum, olmuyor....ve yukarıdaki en sevdiğim sahne....
sometimes ı want to prtotection like this....ı want to be wet and indefensible.....
denizkızı kendi okyanusundan başka sulara atlamışdı....ama alışık olmadığı sular ona yaramadı...önce güzeldi her şey ama sonrasında kendi sularına geri dönmek zorunda bırakıldı...aslında özlemişdi de....şu an sadece nefes alıp vermeyi sürdürüyorum ama neşem kaçtı...heyecan-merak-tutku-soru işaretleri-acabalar ...hepsi kayboldu...sadece sonuçlarını bildiğin basit hayata devam etmek vermek...gitmek-gelmek-çalışmak-uyumak-dinlenmek...basit şeyler...
tüm bunların suçlusu olarak ben yine kış'ı seçtim...ne yapsam sevemiyorum bu sert kışları...insanın canını acıtır...bi sürü ağırlık yükler...oysa yaz hafiftir...uçarıdır...çılgınlık içerir....ve de özgürlük...
her şey güz'le başladı aslında....keyifli ve umarsız yaz'ım güz'ün gelmesiyle saklanmaya geçti...yavaş yavaş hüzün kapladı içimi...oxygen imi kaybettim yavaş yavaş...ve yaşamak güçleşmeye başladı...güz gerçekten de ayrılık taşırmış...
ama şu an iyi hissediyorum...bu durum gücüme güç kattı...dayanma sınırını aştığımı düşünüyorum...tehlike geçti...ritm normal seviyeye geldi yeniden...kırmızı alarm geçti..sorun yok...yola devam....
o kadar çok hayal var ki...ve öyle çok inanıyorum ki....gerçekleşeceklerine öyle eminim ki...nasıl bu kadar güveniyorum kendime onu da bilmiyorum...bu ego'nun kaynağı ne? nasıl başladı? bilmek de istemiyorum aslında...böyle güzel...

gelelim sessizliğime....sessizliğimden nefret ediyorum...gerçekten...eğer varsa bi yöntemi ses tellerimden ameliyat olasım var...ses telleri de değil aslında konu....bu kibarlık...zerafet...insanların anlamadığı incelikler....yani bıraksalar beni bi köşede öylece sonsuza dek konuşmayabilirim...hiç de ihtiyaç duymam...çok da mutlu olurum...bunca zaman konuştum da nooldu...nedir bu kelime enflasyonu? nasıl olsa sen istediğin kadar kendini ifade etmeye uğraş...seni gerçekten anlamıyor ki karşı taraf...anlattıklarının bi kısmını alıcak kulakları, bi kısmını duymazlıktan gelicek kapasitesi kadar...o alabildiği kadarını da bi de süzgecinden geçiricek....sonra bi de bütün bunların küçük bi kısmını hatırlayabilicek...depolamak için küçük bi kısımcık var beyninde...bunları bi de kendi hayal gücüyle birleştiricek....iş iyice içinden çıkılmaz bi hal alıcak sonunda...ne gereği var....beni sessizliğimle bırakın....
iş yerinde çok çekiyorum bu sessizliğimden....sadece çok çalışmak yetmiyor....bi de yaptıklarını bire bin katarak ve yaldızlayarak bi kahraman edasıyla masaların ortasında ferman okur gibi yüksek sesle çığırman gerekiyor....bunu yapamadığım sürece de bana ekmek biraz zor....hakettiğimin azıyla yetinmekden başka çare yok....belki daha bireysel bi iş seçmeliydim...ressam falan olabilirdim mesela....çekilirsin köşene...hem de özgürce...köşeyi de sen seçersin ve değiştirirsin....rengarenk boya da boya....beynindekini dökmeye çalış beyaza....artık her şey için çok geç....rakamlar analr halimden demişdim ama onunla bile aramıza insanlar giriyor...bu insanların girmedikleri yer yok zaten...her yerden insan fışkırıyor sanki....
3 günlüğüne bi yerlere kaçsam ne güzel olurdu tanrım....kızağa çekip tamir etseydim biraz içimi...gerçekten güzel olurdu....
bu sessizliğim ifadesizliğe dönüşüyor....arkadaşlıklarımda...ilişkilerimde....her yere nüfuz etti....yanlış anlaşılmak ve anlaşılamamak....kabus gibi....en güzeli yazmak....defterler beni anlıyor....ama onları bile çok ihmal ettim....onlar bile bembeyaz ve bomboş kaldılar....çok eskiden paranoyakca 30 yere kayıt tutardım kendi kişisel tarihimi....ne kadar da önemli bişi kendi tarihini tutmak....çoğu zaman zamanın olmuyor onlara dönüp bakmaya....baktığın zaman gördüklerinden hoşlanmayabiliosun....değişiklikleri görüosun...değişmeyenleri görüp kızıosun belkide...bazen gülüosun...çok aptalca gelio geçmişte kocaman yaptığın kafaya taktığın sorunlar....
ben böyleyim işte....şeffaf...ön taraftan baktığında arkadaki manzarayı net bi şekilde görürsün...gizlenmem....zırhım yok...olduğum gibiyim....bu sebepten çok fazla yaralarım açıldı ama daha güçlü hissediyorum...
tek kişi değilim....

çok yalnızım ama daha fazla yalnızlığa ihtiyacım var.....

yola devam....