Sunday, September 21, 2008

İKİNCİ BODRUM ÇIKARTMASI












Tatil dönüşü bi hafta boyunca ambole oldum...adaptasyon süreci ağır geçti...bi kimlik bunalımı küçük çaplı...sorular sorgulamalar...biz naaabıyoruz tanrım burdalar...MODERN HAYAT/DOĞAL HAYAT ikilemi...gasteler hep yazar...basit yaşam insan ömrünü uzatıyormuş...olabildiğine basite indirgemek kendini...ağırlıklardan kurtulmak teker teker...gereksiz insanlar, gereksiz amaçlar, gereksiz hırslar...sabahın köründen akşam karanlığına dek çalışıyoruz deliler gibi burda...yetişmeye çalışıyoruz sürekli...servise yetiş, öğle arasından işe yetiş, tekrar eve yetiş...eve geldiğinde hiç halin kalmamış kafanda bütün gün yapmayı planladığın şeylere...bugün diğerleri gibi olmicak, farklı bişiler yapıcam diyorum her gün...biraz kitap okicam, biraz evi toparlicam, biraz bişiler araştırıcam...yokk...akşamları ev ödevinden kaçan okul çocukları gibi gelir gelmez internet açılıyor...uzaktaki insanlarla bi damla komünikasyona çabalıyorum...yalnızım ya...hasretim ya iki çift laf sıcaklığına, öööle dokunmasız-temassız, uzaktan uzağa iletişim...bi yaşam belirtisi ihtiyacı...bağımlılık oldu...ama değiştirmek benim ellerimde tabii ki...
neyse...koşuşturmaca diyodum....hafta içi bu deli koşturmanın karşılığında napıyoruz...belli başlı alışveriş merkezlerinin belli başlı markalarından alınan cici kıyafetlerimizi giyip belli başlı restaurantlara dünyanın gereksiz parasını sayıp hep aynı belli başlı lakırdılarını ediyoruz...bütün bu saçma çaba bunlar için...ne komik diil mi...çok sıkıldım...ruhum eskidi...yıprandı...örselendi...kör oldum...ben böyle biri değildim eskiden...oysa oralarda öyle mi...bi tava menemenle 10 kişi doyar...hem de öyle tatlı gelir ki...menemen de, sohbet de...kasmazsın...niye kasasın ki...daha fazlasına ihtiyacın yok...
bencillik bu...tüm bunlar bencillik...bişiler yapmaya ihtiyaç var...başkaları için bişiler...bi el uzatma küçücük de olsa...başkasının yüzünde yaratabileceğin küçük bi gülümseme için...en son ne zaman bi başkası için bişi yaptın??open your eyes....
bu dünyalar karmaşası ve kafa karışıklığı ve yoğun talep ve davet üzerine bi kez daha çılgınca bodruma kaçıldı...karadan taarruz...sadece iki gün var...sonuna kadar değerlendirilmeli...uyunmamalı...yenilmemeli...içilmemeli...sadece sessizliğin ve mavinin sesi dinlenmeli, kokusu içe çekilmeli bol bol...bu kız feci şekilde TUZLU SU TUTKUNU...başka türlü yapamıyor..denizkızı hep su arayışında...sürekli kavuşmak ister uzak kaldığında...bütün gün yüzüş, surf...akşam balık keyfi...arsızca masa denizin dibine sürüklenir, ayakkabılar çıkarılıp bi kenara fırlatılır...ayaklar yarı taş-yarı denize temas yemek yenir...güneşin doğuşu bu defa yakalanır...batışı yine gelenekselleştirildiği gibi denizin içinden izlenir...
ve yine gitme vakti gelir...
yine dakikalar kala son anda yakalanır otobüs ve rüya diyarı bırakıp da gidilir bi kez daha...yeniden kavuşulana dek...kimbilir ne zaman....



No comments: