Thursday, January 08, 2009

neler oldu neler...


kafam suşi gibi...karışık bi sarmal....bütün lezzetler birbirinin içine girmiş...
bu aralar şok üstüne şok...daha birini atlatamadan diğeri..baaammmm....
1-iş yerinde uğradığım deriiin mi derin, beni içten sarsan haksızlık...koptum, bağlanamıyorum....sadece otomatikde gidiyorum şu an..nereye gittiğimi bilmeden...gözüm kapalı...duvara toslayana kadar...bi ara al çantayı çık git, düşünme modundaydım...gurur modundaydım...sonra vazgeçtim...kovulana kadar kal...çünkü hiiç mi hiç halim yok...aramaya, alışmaya çalışmaya, yeniden başlamaya, belirsizliğe....
2-my dad and his fiyonce...29 yıllık babam boyut değiştirdi...şahsen kendisini tanıyamamaktayım...ne olacak bu işin sonu bilememekteyim...anneciğimin asaletini özledim feci derecede...ve her şeyini..sabrını...emeğini...savaşını...çok özledim...
3-can sıkıcı yalnızlık...M'yi çok ama çok özleme durumları...unutamama, kronikleştirme, takıntılama hali...en bi yakın kişinin onu hiç tanımadan bana söylediği şok mu şok tespitler...( benim de daha önceden tahmin ettiğim)
bi çıkış yolu yok mudur...ben artık bu evden de gitmek istiyorum..bi miktar daha büyüyesim var...kendime ait bi yer yurt, bi dört duvar istiyorum...ne zaman...yoksa hiç mi...
her bi yerden her an kapının önüne koyuluverme, bi iteklenme durumları...bi tanecik pelean hiç bi yerlere sığamamış....dar gelmiş dünyası...herkesler bişi sölemiş...
yorgun...

amaaa...bi bayram geçirdim kiii...uzuuun zamandır hissetmediğim kadar huzur...canımın içisi kadar sevdiğim akrabalarımın huzur dolu yuvasında...o çok özlediğim anne şefkatiyle mutfakta kekler börekler tatlılar yaptık içine bol bol sohbetimizden katarak...habire imalat sonra da afiyet...bööle bi sağlık bi sağlık...bi fresh bi fresh, bi taze bi taze, bi lezzet bi lezzet...sonra çıkıp çıkıp bahçedeki çiçekleri okşadım, onlarla konuştum....
daha gözümü açtığım ilk sabah berrin ablam ıssız adam müziği ile uyandırdı beni...koca evde yankılandı durdu şarkı...
dilerim ki mutlu ol sevgilim,
ben olmasam bile
hayat gülsün sana
günahım boynumda
ağlayan bir çift göz
bıraktın arkanda.....

ben gittiklerinden beri her gün ağlıyorum....

neyseee..
sonra bi de bi kraliçe ece vardı kiii...
minik bebeği hızla büyümekde ....
sanki evcilik oynuyor gibi...
ama bi o kadar da yıllarca 5 çocuk yetiştirmiş gibi becerikli....
helall dedim içimden...
hızlı hızlı sür sen atını...devam et...hep mutlu ol sen e mi dedim içimden ...bol bol maşallah...
bana çook uzak sanki bu tablo...
hele bendeki gibi bi family portrait olunca...insan temkinle yaklaşıo her şeye....
ben bu kadınların hastasıyım....seslerindeki enerjiyee...pozitivitelerine...her şeylerine....
yani...
öyle işte...

bomboş bu aralar...
çok sıkkın...
hep belirsiz....
hep ertelenmiş...
hep umutlu..
hep ürkek...

beni hüzünlü olmakla suçluyorlar...
onca yaşadıklarımın bedeli birazcık hüzün oluversin...
bilmiyorum normal yaşamayı, mutlu olmayı...
inancımı yitirdim iyice....

bu ara hep yağmur var...içim gibi gri...bulutar var...
ama yine de think positive and keep smiling:))
neyse ki yeni bi yıla giriş yaptık da her yeni yıl zamanı gelen o umut, her şeye yeniden ve baştan başlama, olumsuzlukları silip güzel şeyler düşünme an'ı doldu biraz içime...
inanmadan gitmez bu hayat...

No comments: