Monday, March 02, 2009



o peşime düşeni de en fazla iki hafta tutabildim bünyede...yok cancazım yok...olmuyor, durmuyor bu kaygan bünyede bu derinliksiz, düz, kaba kişiler...IQlarına diyecek yok...sınıf birincileri, okul şampiyonları, hep bi ödül hep bi ödüller hayatlarında...fakat nerde EQ hı? soruyorum, nerede? nerede basit şeylerdeki anlamı kalbinden bulup çıkarmak, nerede küçük şeylerdeki mutluluk, nerede detaylarda gizlenmiş sevimli ve renkli cücelere göz kırpanlar...herkes kör olmuş, belki de ben gibi dilsiz olmuş...
olmuyor, çünkü ben unutamıyor...ben takıldı kaldı bi noktada, sabitlendi...ilerleyemiyor...işime mi geliyor bu durum? tembellik mi bu...uyan artık...neden bunca zaman unutamamak...hem de nedir...hiç ortak nokta yokken ve bu kadar geceyle gündüz kadar farklıyken...hem hergün göre göre...ama artık farklılaştı....formatı değişti bu tutkunun...onunla asla olmuyo...ama o içimde durdukça da başka biriyle de olmuyo...ben çözemedim bu zor problemi...
bi tarafdan da hayat var...bak dünyada neler olup bitiyor...neler kaçırmışsın...aç bi doya doya gazete oku, zap yap kanallar arasında, babanla geçirdiğin başbaşa ve dingin pazar günlerini hatırla...uzuuun uzun oturulan kahvaltı masasını, birlikte belgeseller ve haberler izleyişini, sonra onun içerden gelen uyku sesini...artık tüm bunlar da çok eskilerde kaldı...her şey ama her şey yandı yıkıldı...bu yeni yaşam biçimine ayak uydurmaya çalışıyorum...iyi tarafından bakmaya nalayışıl olmaya, sakin kalmaya çalışma çabalarım devam etmekde...nerey kadar sürdürürüm bu tiyatroyu, nerede patlarım onu da bilmiyorum..ben patlar mıyım, onu da bilmiyorum...patlasam patlasam sessizliğime gömülür çeker giderim en fazla...
işte bu...büyük bi aidiyetsizlik duygusu içindeyim..evim neresi, kime aidim, hangi şehre atılmış tohumlarım...bütün bunları yine pozitife dönüştürme çabalarım...aidiyetsizlik seni özgür kılar, zenginleştirir, renklendirir...bir yerde ya da bi kimsede sabit kalamamak sana bi sürü zaman artı'lar...aynı anda bi sürü şey yapma, kısıtlı zamana bi sürü şey sığdırma lüxü...bi noktadan diğerine ışınlanıverme ve ucu ucuna yetişiverme...hız, hareket....az şeye sahip olmak hareket alanı yaratıyo sende...daha geniş açıyosun kollarını bacaklarını, havada daireler çiziosun...
ewet ewet...daha başka şeyler var dünyada...eski peliyni özlüyorum çok..takip eden, araştıran, merak eden...yüzlerce müzik grubu var işte bu tam benim stilim diyebileceğim türden, ama ben onları bilmiyorum artık...bir sürü görülecek mekan- gidilecek yer var...şu şehr-i istanbulda bi tarih turu atmak var...en acısı da geçen hafta oldu...kitapçıya girdim...bakındıım bakındıım bakındıım...ve bir türlü kitap seçemedim...oysa eskiden okunması gereken kitaplar listem vardı...bende heyecan uyandıran...ve o gün hiç bi kitap alamadan çıktım oradan...hepsine zaman kaybı gözüyle baktım...bunu biliyorum, bunu tahmin edebiliyorum, bunu da geç...artık bu hale mi geldim gerçekten ben...:(

No comments: